Baltıklardan bir masal: Tallinn

tallinn_cnt_6nov09_istock_b

Geçmişe, Orta Çağ’a kısa bir yolculuğa çıkarıyor sizi, Tallinn. Estonya’nın başkentinde bir tarih ziyafetine hazırlıklı olmalısınız. Tallinn’in eski şehir denilen bölümünde geçmişi yaşıyorsunuz. Tarihi yapılar, kuleler, üçgen çatılı binalar ve güler yüzlü yerel halk… Tallinn’e buyrun..

Hanife BAŞ

Kuzey Avrupa’nın minik ülkesi ve Orta Çağ’dan kalma başkentindeyim… Kırmızı kiremitli, üçgen çatılı evler, esrarengiz kuleler, dar sokaklar, taş kaldırımlar, geleneksel giysili insanlar ve bembeyaz direkleriyle tekneler.. Her yerde Baltık mavisi.. Tam bir masal şehri…

Estonya ve başkenti Tallinn’den söz ediyorum. Tallinn’in geçmişi yaşatan eski şehir denilen bölgesi görülmeye değer. Eski sokaklar ve tarihi evler sizi adeta geçmişe götürüyor. Tarihi şehre girerken meşhur Viru Kapısı’ndan geçiyoruz. Buradan şehri çevreleyen surlar da başlıyor. İsteyenler ücret karşılığında bu surlara çıkarak şehri buradan da görme şansı yakalıyor. Sonunda eski şehrin merkezindeyiz. Sessiz şehirde nihayet hareket ve gürültü başlıyor. Yerel kıyafetli satıcılar, restoranlarına müşteri çekmeye çalışanlar… El sanatları ve turistik eşya satan dükkanlar ve bolca kafe ve restoran… Bir anda kendimi tarihin sayfalarında yüzlerce yıl geriye gitmiş gibi hissediyorum. Birkaç günlüğüne de olsa Orta Çağ’ı yaşamak şahane olacak.

Eski şehrin merkezinde bulunan belediye binası 1300’lerden kalma ve hala ayakta. Çevresindeki büyük meydan pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Bu devasa binanın tarihi dokusu tümüyle korunmuş. Buraya Raekoja Meydanı deniyor. Eski kuleleriyle de meşhur olan şehirde nihayet bir kuleye rastgeliyorum, Kiek in de Kök. Bizim Galata Kulesi’ni andırıyor. Yuvarlak bir yapı. Geçmişi 1400’lere giden kule dışarıdan sade ama bir o kadar da esrarengiz görünüyor. Zaten içinde tüneller ve geçitler var. En üst katındaki kafede bir çay yudumlayarak çok güzel bir açıdan Tallinn’i yeniden seyrediyoruz. Şehirde pek çok tarihi kilise var. Bunlardan Aziz Olaf’tan da bahsetmeden olmaz. 15’inci yüzyılda inşa edilmiş. Bir dönem Avrupa’nı en uzun yapısıydı şu anda boyu 123 metre. İçine girerek en üst kata da çıkabiliyorsunuz.

ESKİ ŞEHİRDE TARİH

Tabii ki kilise deyince şehrin simgesi Alexander Nevsky Katedrali’nden söz etmeden olmaz. İhtişamı ve altın sarısı işlemeleriyle dikkat çeken Ortodoks kilisesi tam karşımda. 1900’lü yıllarda açılışı yapılan katedral şehrin simgelerinden biri. İçine girerek her ayrıntısını inceleme şansı da buluyorum. İşlemelerine, yuvarlak kubbesine hayran kalıyorum.

Tallinn’in eski şehir kesimi, 1997’de Unicef tarafından dünya mirası listesine alınmış. Gerçekten her ayrıntısıyla bunu hak ettiğini düşünüyorum. 2011’de de Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş. Rehberimizin programı çerçevesinde eski şehrin en güzel görülebileceği nokta olan tepeye tırmanıyoruz. Toompea Tepesi’ne. Bir hayli tırmanmak gerekiyor ama bunu göze alıyoruz. Tallinn’i tepeden kuş bakışı görmek için de değiyor doğrusu. Buradan göl manzarası mükemmel. Duvardan aşağıya bakınca ise muhteşem şehir manzarası. Eski ve yeni şehir bir arada.

Tompea Tepesi denilen bölge şehir merkezinden biraz yukarıda bulunuyor. Önceden soylular ve yöneticiler kale duvarlarıyla korunan bu bölgede yaşıyormuş. Eski şehrin meydan kısmı ise halk ve tüccarlara aitmiş. Tıknefes bir şekilde ama şikayet etmeden alt tarafta şehir, üstümüzde bulutlar yürümeye devam ediyoruz. Nihayet en tepedeyiz. Yokuşun verdiği yorgunluğu bir anda atıyoruz. Hemen buradaki seyir teraslarına yöneliyoruz. Alt taraftaki eşsiz şehir manzarasını görünce yorgunluğuma değdi diyorum. Gördüklerimizi ölümsüzleştirmek için fotoğraf makinesine sarılıyoruz. Eski Tallinn’e tepeden bakmak şahane bir deneyim oluyor. Toompea bölgesi kiliseler, mağazalar ve büyükelçiliklerle dolu. Bu bölgeden kehribar taşını hatıra olarak da alabilirsiniz… Bu bölgeye üst şehir de deniyor. Aşağı şehirden daha eski olmasına karşın tarih boyunca pek çok yangından zarar görmüş. Ama daha sonra yeniden inşa edilmiş. Yapılarda barok etkisi hakim. Parlamento binası da burada…

FİNLİLERLE AKRABALAR

Baltık şehri Tallinn’in hikayesini de dinliyoruz. Kentin tarihte pek çok farklı ismi vardı. En son Reval olarak anılıyordu. Tallinn kelimesi 1918’de kullanılmaya başlandı. Estonya bu tarihte bağımsızlığını kazandı. Geçmişi 11’inci yüzyıla kadar gidiyor.

Estonya’nın nüfusu 1.3 milyon. Estonca diye bir dilleri var, Fince’yi andırıyor. Ülke nüfusunun dörtte biri Rus kökenli. Topraklarının yarısı ormanlarla kaplı. Ülkede bin 500’den fazla da ada bulunuyor. Estonyalılar diğer Baltık ülkeleri Litvanya ve Letonya’da yaşayanlardan farklı bir kökene sahipler. Hemen yakındaki Finlilerle akrabalar. Nüfusun yüzde 70’i Estonlardan oluşuyor. Ülke 15 ayrı yönetim birimine bölünmüş. Bu bölgeler iktisadi ve coğrafi yapılarına göre birbirinden ayrılıyor.

Tallinn’de plazaların yükseldiği yeni şehir bölümü de var. Ancak turistik olarak çok da fazla anlatılacak bir özelliği yok. İki günlük Tallinn gezisiyle tarihe ve doğaya doyarak yeni bir kültürü keşfetmenin memnuniyetiyle geri dönüşe hazırlanıyoruz. Bütün yorgunluğumuza değiyor…

************************

YAZILIMIN DA MERKEZİ

Estonya’nın başkenti Tallinn sadece bir turizm merkezi değil. Aynı zamanda bilişim denince akla ilk gelen yerlerden. Yazılımın dünyadaki önemli merkezlerinden. Buradaki ucuz ve eğitimli iş gücü özellikle internet firmalarını çekmiş. İnternet üzerinden konuşma yapılabilen Skype bir Finlandiyalı ve bir Estonyalı ortak tarafından kurulmuş. Kişi başına düşen gayrisafi millî hasılası 12 bin dolar. Bu rakamla Baltık ülkeleri arasında en zenginlerden biri. Ülkede, 2005 yerel seçimleri ve 2007 yılındaki parlamento seçimleri Avrupa Birliği’nde gerçekleştirilen ilk e-seçimler olarak da tarihe geçti.

*********************************

ESTON MUTFAĞINDAN SEÇMELER

Geleneksel Eston mutfağı, ülkede yüzyıllarca hakimiyet kurmuş Alman, Rus, Danimarka ve İsveç mutfaklarından oldukça etkilenmiş. Etli güveç, patates, lahana, kızartma çeşitleri, deniz ürünleri, somon ve alabalık Estonya mutfağının ana yemeklerini oluşturuyor. Domuz, geyik ve ayı eti  de tüketiliyor. Schnitzel de çok yaygın. Estonya’nın milli ve ünlü yemeği kan sosisi (verivorst), lahana turşusu yemeği mulgikapsad. Geyik eti çorbasını da öneriyorum.

Kuzey ülkelerinin yemeklerini çok bizim damak tadımıza uygun bulmadım ama hepsi denemeye değer. Sokaklarda yöresel kıyafetlerle Estonyalı genç kızların sattığı şekerli fıstıklar da atıştırmalık olarak denenebilir. İçkide ise harikalar. Ülkenin en tanınmış alkollü içeceği ‘Vana Tallinn’ isimli likör. Portakal kabuğu ağırlıklı malzemeden üretilen ve yarım litrelik şişelerde satışa sunulan içkinin iki türü var. Ülkedeki en popüler bira markaları A Le Coq, Saku ve daha koyu renklisi olan Saku Tume’dir. Yerel vodkaları arasında en çok tercih edilen ise Viru Valge…

*****************

ESTONYA

Başkenti: Tallinn

Yüzölçümü: 45 bin 100 km2

Nüfusu: 1.3 milyon

Para birimi: Euro

Dil: Estonca

Din: Dünya üzerinden en yüksek ateist oranına sahip. Halkın yüzde 75’inin herhangi bir dini inancı yok.

 

Bunlar da ilgini çekebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir