Bavyera’nın başkentine yolculuk

Münih… Bavyera’nın başkenti. Çok güzel bir Alman şehri. Şehirde Noel ve yılbaşı hareketliliğini yaşıyorum. Her yer cıvıl cıvıl, ışıl ışıl. Kar da şehre çok yakışıyor. Barok ve gotik mimari tarzındaki eski eserlerin üzerine yağan karla kendimi adeta bir peri masalında hissediyorum. Pek çok tarihi yapıya ev sahipliği yapan şehir, kültür ve sanat aktiviteleri, bira bahçeleri, renkli restoranları, spor ve alışveriş imkanlarıyla ziyaretçilerine çok şey sunuyor.

Hanife BAŞ
Soğuk havaya aldırmadan şehrin kalbi sayılan Marienplatz’ta dolaşmayı sürdürüyorum. Isınmak için kah mağazalara kah kafelere uğruyorum. Noel ve yılbaşı hareketliliği her yerde. Her yer ışıl ışıl, cıvıl cıvıl. Ah bir de iç bayıltan soğuk olmasa…
Almanya’nın üçüncü büyük şehri Münih’teyim. Kış aylarında gitmek için ideal bir destinasyon olmasa da kesinlikle karın yakıştığı şehirlerden. Barok ve gotik mimari tarzındaki eski eserlerin üzerine yağan karla beraber adeta bir peri masalında hissediyorum kendimi. 1.5 milyonluk nüfusu bulunan Bavyera’nın başkenti, çeşitli sanat ve kültür aktiviteleri, sınırsız spor ve alışveriş imkanları, canlı barları, bira bahçeleri, çekici gece yaşamı ve renkli restoranlarıyla ziyaretçilerine her istediğini sunuyor.

TARİHİ YAPILAR DİKKAT ÇEKİCİ
Aslında Münih’e üçüncü gelişim. Ama genellikle iş seyahatleri için geldiğim için çok fazla gezememiştim. Bu kez her yerini görme isteğindeyim. Ana meydanı Marienplatz’tayım. Burada alışveriş ve yeme içme mekanları yanında gezmek için Eski Belediye Sarayı (Altes Rathaus), Yeni Belediye Sarayı (Neues Rathaus), Bakire Meryem Sütunu, St. Peter Kilisesi var. Yeni belediye binası Marienplatz’ın tam köşesinde. Gecenin karanlığında ışıklandırmasıyla ilgi çekiyor. Neues Rathaus’un önü tıklım tıklım. Her yerde turist kalabalığı. Fotoğraf çekmeye çalışan kalabalığın arasından sıyrılıp ben de kendi telefonumla ölümsüzleşen kareler çekiyorum. Yeni Belediye Sarayı’nda gösteri de var. Saat kulesinde 43 çan ve 32 figürle gösteri yapılıyor. Ancak geç olduğu için kaçırıyorum. Binanın mimarisi her haliyle ihtişamlı, gotik mimarisini uzun süre seyrediyorum. 1860’lı yıllarda yapımı tamamlanmış. 85 metre uzunluğundaki yapının büyük bir kulesi de var. En üst katından Münih manzarası da seyredilebiliyor.
Eski Belediye Binası yani Altes Rathaus ise Marienplatz’ın başka bir köşesinde. 1874 yılına kadar belediyenin ikametgahı olmuş. Bugün Münih’teki belediye meclisinin temsili amaçlı bir bina olarak hizmet veriyor. Sade ön cephesi nedeniyle çoğu insan bu sarayın Neues Rathaus’tan daha yeni olduğunu düşünür. Gerçekte 400 yıllık bir tarihe sahip. Binayla ilgili ilk kayıtlar 1310 yılına gidiyor. Birkaç kere yeniden yapıldı ve dönemlere göre yeniden restore edildi. En son 1864 yılında Neo Gotik tarzına çevrildi. Ancak 1944 yılında hava saldırıları nedeniyle hasara uğradı. Savaştan sonra aslına uygun olarak restore edilmiş. Binanın bir katında 1983 yılından beri Oyuncak Müzesi de bulunuyor….

İKİ İHTİŞAMLI KİLİSE
Bu kez rotam yine Marienplatz’taki başka bir mimari esere yöneliyor. Daha doğrusu Bavyera başkentinin önemli simgelerinden biri. Frauenkirche yani Kadınlar Kilisesi. İki dev ve ilginç mimarili kulesi ilk olarak ilginizi çekiyor. Çevresindeki bütün binalardan en yüksekte ve hayranlık uyandırıcı bir yapı. Yapımına 1468 yılında başlanmış. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nda hava saldırılarından o da nasibini almış. Fakat daha sonra yeniden restore edildi. Katedralin güney kulesine çıkılabiliyor. Münih’e en yüksek çatıdan şahane bir manzaradan bakmanızı sağlıyor. Kilisede ayrıca ünlü isimlerin de mezarları bulunuyor… Şehrin simgesi olan bu yapıdan daha yüksek yapı olmaması için yıllarca karar alınmış ama son dönemde bu karara artık uyulmadığını öğreniyoruz.
Marienplatz’ta yok yok. Bu kez hedefimde başka bir kilise var. Bu da Münih’in simgelerinden. St. Peter Kilisesi. Bir Roma Katolik Kilisesi. 91 metrelik kulesi genellikle Alter Peter (Eski Peter) olarak biliniyor. Petersbergl tepesine konumlanmış, 229 basamağını tırmanmayı göze alırsanız enfes bir Münih manzarası sizi bekliyor. Kilisenin tarihi 11’inci yüzyıla gidiyor. Ama çeşitli dönemlerde yeniden yapıldı ya da genişletildi. Bu da kilisede çok farklı mimari tarzların bir arada bulunmasına neden olmuş. Geniş tavan freskleri ve 18’inci yüzyıldan büyük mihrap bunlar arasında. Binanın iki tarafında da iki saat yüzü bulunuyor.
Bavyera’ya gelip de Nymphenburg Sarayı’nı gezmeden dönmek olmaz. Ünlü kral Ludwig II’nin doğum yeri. Bavyera uzun yıllar bu saraydan yönetildi. Büyük bir yapı. Saraya bağlı parklar da bulunuyor. Avrupa’daki en büyük saraylar arasında. Bir hayli de ziyaretçi çekiyor. Sarayın bahçesi, havuzu ve fıskiyeleri görülmeye değer. Tavan ve duvarlarında 18. yüzyıl süslemeleri var. Kraliyet ailesi için yazlık yapı olarak planlandı ancak zamanla saraya dönüştü. Devasa alan ve yeşillik üzerinde.10 avlu ve muhteşeme bir bahçesi var. Müzesi 130 odadan oluşuyor. Odalarda rönesans, barok ve rokoko tarzda eserler ve mobilyaları bolca görmek mümkün.

ÇOK BÜYÜK PARKLARI VAR
Münih, tarihiyle öne çıksa da doğal güzellikleri çok olan bir şehir. Her taraf park ve ormanlık. Zaten şehirde oturma alanı kısıtlı olduğu için kiraların bir hayli yüksek olduğunu öğreniyoruz. Bindiğimiz taksilerin şoförlerinin hemen hemen hepsi Türk’tü. Münih’teki yaşamı sorduğumuzda aldığımız ilk cevap “kiralar çok pahalı, ev yok” şeklinde. Belediye şehri çok da büyütmek istemiyormuş.
Şehirde en büyük parklardan biri Englischer Garten yani İngiliz Bahçesi. Avrupa’nın da en büyükleri arasında. 1789 yılında Karl Teodor’un Isar Nehri kıyısında halkın kullanabileceği bir yeşil alan oluşturulması yönündeki emriyle kurulmuş. Yüzyıllar boyunca yeni alanlar ve binalar eklendi. 3.7 kilometrelik alana kurulu. Parka İngiliz adının verilmesinin nedeni İngiliz şehir parklarına benzer bir görüntüye sahip olmasıymış. Bisiklet, yürüyüşçüler ve sporcular için sayısız aktivite sunuyor. İçinde pek çok birahaneyi de barındırıyor. Bira içmek için Çin Kulesi yakınındaki 7 bin kişilik bahçeye gidebilirsiniz…
Şehirde diğer bir gezilebilecek park ise Olimpiyat Parkı. 1972 yılında olimpiyatlara ev sahipliği yapan şehirde o dönemde kurulmuş. Parkın içinde doğanın tadına varabileceğiniz gibi Olimpiyat Stadyumu ve Olimpik Kule’yi de ziyaret edebilirsiniz. En çok ilgiyi çeken Olimpiyat Kulesi 290 metre yüksekliğinde. Şehirde ayrıca modern mimari olarak ilgi çekecek yapılar da var. Bunlardan biri otomobil tutkunları için BMW Müzesi ve futbol sevenler için Allianz Arena…
Münih’te alıveriş… Evet, Euro kurları çok yüksek olsa da her şehirde olduğu gibi Münih’te de alıveriş için çok güzel caddeler var. Maximilian Caddesi bunlardan biri. Chanel, Dior gibi dünyaca ünlü lüks markaların mağazalarını barındırıyor. Diğer alışveriş bölgesi Brienner’de ise iyi sanat galerilerini görmeniz mümkün. Tarihi binaları, müzeleri, parkları ve pek çok farklı aktivitesiyle Münih sevdiğim şehirler listesine girmeyi başarıyor…

MÜNİH’TE NE YENİR?
Münih’in de bulunduğu Bavyera Bölgesi pek çok çiftçiyi bünyesinde barındırıyor. Bunu da mutfaklarında görmek mümkün. Çokça domuz ve dana eti tüketiyorlar. Diğer Alman şehirleri gibi sosisleri meşhur. Wurst denilen sosis ve bir tür çörek pretzel şehirde her yerde var. Pretzel bol tuzlu ve farklı bir şekle sahip. Münih’e özgü Weisswurst denilen beyaz bir sosisleri var. Pretzel ve biraz hardalla beraber bütün Bavyera kahvaltılarının baş yemekleri. Şinitzel de tabii ki o coğrafya da olduğu gibi Münih’te de ana yemeklerden biri. Birçok çeşidini bulabilirsiniz. Schweinshaxe denilen Alman domuz bacağı şehirde çok meşhur. Hemen her restoranda rastlayabilirsiniz. Kızarmış tavuk da şehirde çok tüketiliyor. Spatzle ise Alman usulü yumurtalı noodle. O da çok yenen geleneksel bir yemek. Almanların pastaneleri de çok güçlü. Özellikle ekmek konusunda bir harikalar. Dünyada en güzel ekmek yapan ülkelerden biri bence. Şehirde Bavyera mutfağından yemekler sunan pek çok birahane ve restoran var. Bira bahçeleri, geleneksel Bavyera mutfağı yanında modern restoranlar da bulabilirsiniz. Bütün dünya mutfaklarının örnekleri var. Münih’e gidip de buğday birasını içmeden dönmek olmaz. Çok lezzetli ve biraz tatlı bir bira…. Söylemeden geçmeyelim. Şehir her yıl eylül ayı sonu ve ekim ayı başında düzenlenen ve milyonlarca kişinin katıldığı Oktoberfest’e de ev sahipliği yapıyor…

Bunlar da ilgini çekebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir