Doğa ve sanat iç içe

Norveç’in başkenti Oslo, doğa, tarih ve sanatla öne çıkıyor. Sessiz, sakin ve temiz sokaklarını arşınlarken doğanın tüm güzelliğini size yaşatıyor. Heykeller, parklar, ormanlar, müzeler, saraylar, göller şehrin albenisini artırıyor. Şehirde tam 343 göl bulunuyor. Kuzeyin doğa şehri Oslo ziyaretçilerine çok şey vaat ediyor.

Hanife BAŞ
Yeşil tepeler, dağlar, göller, fiyortlar, üçgen çatılı renkli evler, vikingler… Norveç, hep hayalimde soğuk ama sevimli, cömert doğaya sahip bir ülke olarak yer alıyordu. Ünlü Norveçli yazar Knut Hamsun’un Açlık kitabı da ülkeyle ilgili düşlerimi bir hayli beslerken, zor koşulları hakkında da bilgilenmemi sağladı. Ama bu şartlar tabii ki 1800’lü yıllarda kaldı. Şimdi Norveç dünyanın en zengin ülkelerinden biri…
İskandinavya bilmediğim bir bölge değil aslında. Daha önce İsveç ve Danimarka’yı kısa da olsa görme şansı yakalamıştım. Ancak ilk kez Norveç’i göreceğim. Bu nedenle seyahat listemde görmek istediğim ülkeler arasında başlarda yer alıyordu. Ve sonunda beklediğim fırsat çıkıyor. İş gezisi için çıkan fırsatı değerlendiriyorum. İskandinav ülkesi Norveç’in başkenti Oslo’ya yolculuğum bu heyecanla başlıyor. 3.5 saatlik uçuş sonrasında Oslo Havalimanı’ndayız. Havalimanından şehir merkezi çok uzak değil. 20 dakikalık tren yolculuğuyla varmak mümkün. Ancak davetli olduğumuz için bizi bir otobüs karşılamaya geliyor. Mevsim sonbahar olmasına karşın ilk dışarı çıkışta hafif bir soğuk içimi titretiyor. Allahtan hazırlıklıyım kalın montuma sıkı sıkı sarınıyorum hemen.
Önce şehirle ilgili bilgiler öğreniyoruz. Ülkenin başkenti Oslo. İskandinavya’nın dördüncü büyük şehri. Nüfusu 900 bin. İstanbul’la karşılaştırınca ne kadar da az değil mi? Knut Hamsun’un romanını destekler şekilde, 1970’lere kadar çok kıt kaynaklara sahipmiş. Ancak bu tarihten sonra petrol ve doğalgaz gelirleriyle hızla zenginleşmiş. Zaten havalimanından itibaren ülkenin refah düzeyiyle ilgili ilk izlenimleri ediniyoruz. Kişi başına düşen milli gelirde dünyada ilk sıralardalar. Ama dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olduğunu da unutmamak gerekiyor.

40 ADA VE 343 GÖLÜ VAR
Şehrin 40 ada üzerine kurulduğunu öğrenince şaşıyorum. Ama dolaşırken adalar üzerinde olduğunuzu anlamıyorsunuz bile. Ve de 343 göle sahip. İnanılmaz. Kartpostal vari kışın donduğunda buzun kırılarak balık tutulduğu göller işte tam bu şehirde yer alıyor. Soğuğu unutarak bir an içimden kış aylarında burada olmayı geçirdim…. Norveç’te 365 günün sadece 60’ının güneşli olduğunu söylersem sanırım hava durumuyla ilgili bir fikriniz oluşabilir.
Otele yerleşip bir iki saat sürecek toplantı için hazırlık yapıyoruz. Toplantının ardından yapılacak şehir turunu ise sabırsızlıkla bekliyorum. Tabii ki size toplantıdan bahsetmeyeceğim… Hızlıca şehir turuna geçiyoruz. Şehir küçük yürüyerek de dolaşılabilirmiş. Ünlü parkları, müzeleri, galerileri ve tarihi mekanlarını gezmek için iki gün yeterli görülüyor. Ama doğanın kalbindeki bu şehrin keyfini tam çıkartmak istiyorsanız biraz daha fazla kalmanız öneriliyor. Oslo’da metro ve tramvay gibi her türlü vasıta da var. Bir şehri en iyi anlamanın yolunun yürüyerek dolaşma olduğunu bilsem de konforu seçiyorum. Tur otobüsüyle ilk olarak şehrin simge yerlerinden olan Frogner Park ve Vigelandsparken’e gidiyoruz. Düşen sonbahar yapraklarının eşliğinde bir yandan doğanın tadına varırken diğer yandan Gustav Vigeland’ın eserlerinin yer aldığı açık hava heykel müzesini turluyoruz. İnsanın yaşam döngüsünü eserlerinde işlemiş. Olağanüstü parkta, beğendiğim heykelleri daha ayrıntılı incelerken fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyorum. Şehri anlatan müze ise Frogner Park’ın hemen içinde. Ücretsiz gezilebiliyor. Oslo’nun gelişimini fotoğraf ve sergilerle anlatıyor. Burası da görülmeye değer…
Sırada ise Kraliyet Sarayı var. Bugünkü kralları da burada ikamet ediyor. Devasa bir yapı ve geniş bir avlusu bulunuyor. Uzun merdivenlerini bir bir tırmanıyoruz. Sarayda herhangi bir koruma yok, halk istediği gibi merdivenlerde güneşlenebiliyor. Ama içine giremiyoruz. Belli dönemlerde içeri girilebiliyor. 1848 yılında inşa edilmiş neoklasik bir yapı.

EN PAHALI ŞEHİRLERDEN BİRİ
Şehri dolaşırken sokaklardaki düzene ve temizliğe hayran kalmamak elde değil. Trafik, ses, gürültü ve koşturmaca yok. İşte hayat bu diye düşünüyorum…
Ve sırada durağımız. Hep merak ettiğim Nobel Barış Merkezi’ndeyiz. Barış ödülleri Norveç tarafından veriliyor. Tören her yıl Oslo City Hall’de düzenleniyor. Kurucu Alfred Nobel’in hayatını öğreniyoruz. Daha çok kültür sanat merkezi olarak kullanılıyormuş. Dünya barışı için konserler, sergiler, konferanslar düzenleniyor. Biraz hayal kırıklığı yaratsa da bence burası da bir kez görmeye değer.
Ayaklarımda sızıyı hissederken bu kez de çok sayıda kafe, restoran ve mağazanın bulunduğu ve aynı zamanda gezilmesi gerekenler listesinde bulunan Karl Johans Gate’e yollanıyoruz. Uzunca bir cadde. Oslo halkının buluşma noktası ve alışveriş bölgesi. Sağlı ve sollu mağazalar sıralanmış. Hediyelik eşya dükkanları da var. Hızlıca birkaç mağazaya girip çıkmadan edemiyorum. Fiyatları görünce Norveç’in neden pahalı bir ülke imajına sahip olduğunu hemen anlıyorum. Bildiğim markaların fiyatları bile her yere göre yüzde 50’ye yakın oranda fazla. Zaten herkesin bildiği üzere burada bir su bile 5 Euro. Yeme içme de ülkede bir hayli pahalı. Tur rehberimiz insanların hafta sonu yakın şehirler Helsinki ve Kopenhag’a gidip alışveriş yaptığını anlatıyor.
Hızlı bir öğlen yemeğinin ardından turumuza dev ediyoruz. Caddenin hemen yanı başındaki Oslo katedralini de dışarıdan da olsa görüyoruz. Burada da katedral görmedim demem artık.

ÜNLÜ ‘ÇIĞLIK’ TABLOSU
Resim severler için Ulusal Galeri birebir. Mona Lisa kadar ünlü olan Norveçli ressam Edvard Munch’un ünlü tablosu ‘Çığlık’ı görmeden gitmek olmaz. Munch, bu tablosunda doğanın çığlığını resmetmiş. Ülkenin diğer ressamlarının da yüzlerce yıl önceki günlük yaşamı resmettikleri tabloları müzede görmek mümkün.
Ve buzullardan esinlenilerek yapılan ünlü opera binasındayız. Mimarisiyle ilgi çeken bina 2007 yılında tamamlanmış. Yukarıdan tüm şehri ayaklarınızın altına seren bir manzarası var. Her tarafı bembeyaz mermerle kaplı. Gerçekten kendinizi buzullarda hissediyorsunuz. 2 bin kişilik kapasiteye sahip. İçerisini dolaşmak ücretsiz. Dışarının aksine içeride kahverengi ahşap bir mimari sunuyor. Oturup binanın dinginliğini hissederken vakit olsa da birkaç opera ve bale gösterisini izleme şansı yakalasam diye iç geçiriyorum…
Son durak olarak Damstredet’deyiz. Aslında tam hayal ettiğim noktayı en sona bırakmışız, ne yazık ki. Şehrin 18’inci yüzyıldan kalma renkli ahşap evlerinin bulunduğu noktadayız. Fotoğraf çekmek için ideal. Tarihi Oslo’yu burada tam anlamıyla hissediyoruz. İki günlük hızlı turun ardından dönüş zamanı yaklaşıyor. Tarihe, doğaya ve soğuğa doymuş bir şekilde geri dönüşe hazırlanıyoruz.

BALIK AĞIRLIKLI MUTFAK
Norveç mutfağının vazgeçilmezlerinden biri de tahmin ettiğiniz gibi balık ve özellikle somon. Ülke mutfağında balık, patates ve sebze geniş yer tutar. Balık, ülkede petrolden sonra en büyük geçim kaynağı. Deniz ürünleri konusunda bir hayli zengin, Oslo. En geleneksel Norveç yemeği tabii ki somon füme. Diğer çeşit balıklar yanında geyik, kuzu ve ördek eti de mutfağın klasiklerinden. Salam, sucuk, pastırma ve sosisi de iyi. Polse adını verdikleri sosisleri de ünlü. Sütlü kahverengi peyniri dünyaca tanınır. Geleneksel içkileri arasında Aquavit, hafif bira çeşitleri Pils ve Lagerol yer alıyor. Geleneksel Norveç restoranları haricinde dünya mutfağının bütün örneklerini bu şehirde bulabilirsiniz.

****************
NORVEÇ
Başkenti: Oslo
Nüfusu: 5 milyon
Komşuları: Finlandiya, İsveç ve Rusya
Dili: Norveçce
Yüzölçümü: 385 bin metrekare
Kişi başına gelir: 65 bin dolar
Para birimi: Norveç kronu

Bunlar da ilgini çekebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir